i̇ktisat online (ekonomi online) – İktisat Sözlüğü
(bkz:gazete)nedir? gazetelerde neler bulunur? gazete, (bkz:politika), (bkz:ekonomi), (bkz:kültür)ve diğer konularda bilgi verir. düzenli olarak çıkarılır. her gün yada her hafta gibi. gazeteler içerisinde sadece haberler yer almaz. elbette haberler önemli kısmını oluşturur. ancak makale, fıkra, deneme, sohbet, anı, eleştiri, hikaye, karikatür, fotoğraf gibi okuyucunun ilgisini çekecek her türlü konu yer alır.

gazeteciliğin tarihçesini kısaca anlatmak gerekirse onlar şudur: gazeteciliğin tarihçesi, yani gazetenin nasıl ortaya çıktığını konuşalım. 1650'lerde ortaya çıkıyor ilk gazete. 3-5 sayfalık haber kağıtları olarak ortaya çıkıyor. gazeteye newspaper denmesinin sebebi zaten bu. ilk etapta, okuma yazma bilen ve belli bir seviyenin üzerinde olan insanlar okuyor. günlük falan çıkmıyor ilk etapta. aylık falan çıkıyor. 3 ayda bir falan çıkıyor. o zamanın imkanları kısıtlı. günlük gazete kavramı gibi düşünmemek lazım 1650'lerde.

gazetenin kökeninde orta çağın (bkz:haber mektupları) bulunuyor. batı avrupa'da, ticari kapitalizmin bir ürünü olarak doğdu. bir kitle iletişim aracıdır gazete. çağdaş anlamda gazete, (bkz:kapitalist üretim biçimi)ve (bkz:piyasa ekonomisi) içerisinde toplumsal bir kurum ve ticari işletme olarak doğdu.
18. yy içerisinde gazeteciliği değiştiren iki olay oldu. bu olaylar gazetenin ve gazeteciliğin çizgisini değiştirdi. bunlar; (bkz:amerikan bağımsızlık savaşı) ve (bkz:fransız ihtilali)... 1766, amerikan bağımsızlık savaşı... önceden, ingiliz sömürgesi amerika. bağımsızlık bildirisi. yani bunu hazırlayan 4 baba var. amerika'nın kurucu babaları deniyor bunlara. 4 isim nedir? (bkz:George Washington), (bkz:Thomas Jefferson), (bkz:Benjamin Franklin), (bkz:James Madison) bunlar. bağımsızlık bildirgesi yayınlayanlar.

1789'da ise yani 14 temmuz 1789'da fransız ihtilali yani fransız devrimi oluyor. mutlak monarşi devriliyor. yerine cumhuriyet kuruluyor.

19. yüzyıldaki kapitalizm, bugünkü kitle gazetelerine öncülük ediyor. gazetecilik gelişiyor. bir nevi kurumsallaşıyor. 19. yüzyılda, ingiltere'de endüstri devrimi ile birlikte sanayi gelişiyor. sanayinin gelişmesi için yapılan bir şey zaten bu devrim. o zaman rotatif makineleri de gelişiyor. yani gazetelerin basıldığı makineler. elektrik geliyor hayatımıza. dolayısıyla, gazeteler gelişiyor.
endüstri devrimi ile (bkz:enformasyon)devrimi de gerçekleşiyor. rotatif makineler, yani koca koca makineler elektrikle çalışıyor. sonuç olarak, gazeteler böylelikle daha fazla hayatımıza girmeye başlıyor.


'
Medya dediğimiz zaman aklınıza ne geliyor? bu soruyu; simitçi, kahveci veya gazozcuya sorsak ne derdi? Neredeyse herkes biliyor, değil mi? Medyanın tanımı nedir? Neden medya kelimesi kullanılır duruma geldi? Eskiden basın deniyordu. Günümüzde ise medya deniyor. (bkz:Medya), özünde, kitle iletişim araçlarının genel adıdır. Bir nevi, kitlesel haberleşmeye olanak sağlayan her şey medyadır. Kısacası, medya, kitle iletişim araçlarının genel adıdır. (bkz:gazete), (bkz:tv), (bkz:radyo), (bkz:internet), (bkz:dergi), internet portalları gibi her şey medyadır. Günümüzde özellikle, dijital platformlar mevcut. Bir dijital platform içerisinde yüzlerce kanal mevcut. Özellikle, TRT'nin devlet tekeli yani yayın tekeli kırılınca yüzlerce kanal ortaya çıktı. (TRT, 1968) O zamanlar basın denilirdi. Devlet tekeli kırılınca, medya denilmeye başlandı.

Önce (bkz:kitap)vardı. (bkz:matbaa)vardı. 1400'lü yıllarda, kitap vardı. ilk kitle iletişim aracı kitaptı. 1650'lerde ilk gazete ortaya çıkıyor. sonra radyo ortaya çıkıyor. o ise 20. yy. sonra tv, sonra internet medyası. sonra sosyal medya.

kısacası, kitle iletişim araçları gelişerek devam ediyor. bugün, günümüze bakalım. gazetecilerin cebindeki karta basın kartı deniyor. elbette basın kelimesi işlevini yitirmedi. ancak kavramı karşılamak konusunda yetersiz kalıyor. dolayısıyla medya deniyor. günümüzün kavramı medya yani. medya deyince hepsini karşılıyor. tv, internet, radyo, dergi vb. gibi. basın, hepsini karşılayamıyor gibi oluyor. bu nedenle, kifayetsiz kalıyor. oysa medya hepsini karşılıyor.

medyanın birçok işlevi bulunuyor. bunların en önemlisi haber verme yani bilgilendirmedir. dünyada ne oluyorsa bunu duyurmak, haber verme ve bilgilendirmeye girer. örneğin; cumhurbaşkanımız birleşmiş milletler'de konuşuyor diyelim bunu herkese duyurmak bu görevi karşılar.

Diğer bir işlev ise toplumsallaştırma işlevidir. bu ise şudur: insanları bireyci hareket etmekten uzaklaştırma işlevidir. sadece kendi çıkarına göre değil. tüm toplumun çıkarına göre hareket etmek gibi.

diğer işlev ise güdüleme işlevidir. medya, kamuoyu oluşturmaz. kamuoyu oluşmasına yardımcı olur yani güdüleme işlevi yapar. impulse yani güdüleme işlemidir bu. bir nevi insanların aksiyon almalarını sağlamadır.

tartışma işlevi yaratır medya. yoğun olarak televizyonlar görülür bu durum. siyaset medyanı programı buna güzel bir örnektir. Alı kırca'nın sunduğu yayın. pek çok kişi yayına konuk oluyordu. prime time dışında olan bir yayındı. (bu arada prime time, akşam 8 ile 10 arasıdır.)

medya, eğitir. medyanın bir görevidir bu. kültürün gelişmesini de sağlar medya. kültür sanat haberleri ile. kültürün gelişmesine katkıda bulunur. medya eğlendirebilir. örneğin; survivor gibi programlarla. masterchef yine benzer bir durum. hem eğlendirir hem eğitir.
medya, toplumsal bütünleştirmeyi yerine getirir. bireysel çıkarlarından uzaklaşır insanlar. toplumsal konulara karşı refleks olarak toplum çıkarına hareket etmeyi gerektirir. bu işlevi de yerine getirir. kısacası, medya bunları içerir.
(bkz:mudanya)’da yaşıyorum, geçenlerde yeni açılan mola mudanya isimli alana uğradım. adı üstünde, insanın gerçekten mola verebileceği bir yer yapmışlar. kahveni alıp kitap okuyabiliyorsun, ders çalışan gençler var. kitap okuyanlar çoğunlukta. bir köşede sohbet eden komşular ise elbette mevcut. güzel bir kafe ortamı oluşmuş gibi gördüm. klasik kafe havasından farklı, daha samimi ve sakin. belediye destekli olduğu için ticari kaygısı yok gibi, bu da mekâna ayrı bir huzur katıyor. açıkçası mahallede uzun zamandır böyle bir ortak alan eksikti. ben şimdiden kendi “kaçış noktam” ilan ettim. yolunuz düşerse uğrayın, iyi geliyor.

mola mudanya nerede ve nasıl gidilir derseniz, cevabı çok basit. Mudanya ve güzelyalı tarafından yeni mahalle minibüsüne binip mola mudanya'ya gitmek istediğinizi söyleyebilirsiniz.

(bkz:Mola Mudanya), Yeni Mahalle 2. Hanımeli Sokak’ta, Mudanya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü binasının tam karşısında yer alıyor. rahatlıkla gidebilirsiniz. konum çok basit.
(bkz:Virginia Woolf)’un günlükleri, denemeleri ve romanlarından yola çıkan (bkz:The Virginia Woolf Writers’ Workshop), yazmak isteyenlere hem ilham hem de pratik alıştırmalar sunuyor. Okuru, Woolf’u bir sınıfta ders verirken hayal etmeye çağırıyor ve onun deneyimlerinden günümüze ışık tutacak öneriler aktarıyor. Bu rehber, yazar adaylarını kendi özgün seslerini bulmaya davet ediyor.

Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri, edebiyatın öncü isimlerinden Virginia Woolf’un yazarlık üzerine düşüncelerini günümüz yazar adaylarına aktaran bir rehber niteliğinde. Danell Jones’un kurguladığı bu kitap, Woolf’un günlüklerinden, denemelerinden ve kurmaca eserlerinden seçilen alıntılarla zenginleştirilmiş.

Kitap, yazma sürecini yedi temel başlık altında ele alıyor. Bu başlıklarda Woolf, yazarlık disiplininin öneminden, yazarken deneyselliğe açık olmaktan, sürekli okumaktan ve düzenli alıştırmalar yapmaktan söz ediyor. Aynı zamanda yürüyüş gibi gündelik alışkanlıkların bile yazma sürecini besleyici bir tarafı olduğunu vurguluyor.

Her bölümün sonunda, Woolf’un kendi yazı defterlerinden seçilen alıştırmalar yer alıyor. Bu sayede okur yalnızca teorik öneriler değil, pratik uygulama yolları da edinmiş oluyor. Kitap, Woolf’u bir sınıfta hayal etmeye davet ederek, onun yazma üzerine bilgeliğini bir ders atmosferinde sunuyor.

Sonuç olarak, Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri, yalnızca bir yazarlık kılavuzu değil; aynı zamanda Woolf’un yazıya bakışını daha yakından tanıma fırsatı veren bir eser. Okurları kendi özgün seslerini bulmaya teşvik ederken, “kendine ait bir oda”ya sahip olmanın önemini yeniden hatırlatıyor.
Basit bir x paylaşımı gördüm. hayatta ilerlemenin 20 yolu idi adı. Onu aldım ve biraz geliştirmeye çalıştım. Çünkü, bana ilham veren bir konuydu. Burayı günlüğüm gibi kullanıyorum. Tekrar okumak üzere kaydediyorum. 20 başlığı biraz geliştirerek katkı sunmaya çalışıyorum. hayatta ilerlemek adım adım oluyor. Buna kesinlikle katılıyorum. İnsan, yavaş yavaş gelişiyor.

Hayatta ilerlemek büyük sıçramalarla değil, küçük ve istikrarlı adımlarla olur. Bazen tek bir alışkanlık, yıllar boyunca zincirleme etkiler yaratır. İşte hayatını daha anlamlı, üretken ve güçlü hale getirmenin 20 yolu:

1. Erken kalk. Güne erken başlamak sadece daha fazla zaman kazandırmaz; zihnin de daha taze olur. Sabahın sessizliği odaklanmak için altın bir fırsattır. İşlerini aceleye getirmeden planlayabilir, kendine zaman ayırabilir ve diğerlerinden bir adım önde olabilirsin.

2. Her gün kitap oku. Kitaplar seni hiç gitmediğin yerlere götürür ve hiç tanışmadığın insanlarla buluşturur. Her gün sadece 20-30 sayfa okumak bile, bir yıl içinde onlarca kitabı bitirmeni sağlar. Bu hem düşünce dünyanı genişletir hem de iletişim becerilerini güçlendirir.

3. Sağlıklı beslen. Vücudun senin en büyük yatırımın. Onu ihmal edersen, tüm hedeflerin yarım kalır. Dengeli beslenmek enerjini korumanı sağlar. İşlenmiş yiyeceklerden uzak durmak, yeterince su içmek ve doğal gıdaları tercih etmek uzun vadede hem fiziksel hem zihinsel gücünü artırır.

4. Kendini sev.Kendini sevmek bencillik değil, özgüvenin temelidir. Kendi değerini bilmediğinde başkalarının onayına bağımlı hale gelirsin. Kendini sevdiğinde, hem hayatta daha cesur olursun hem de ilişkilerin daha sağlıklı olur.

5. Daha az yargıla.İnsanları etiketlemek kolaydır ama anlamaya çalışmak daha değerlidir. Yargı yerine empatiyi koyduğunda hem ilişkilerin güçlenir hem de senin dünyaya bakış açın genişler. Unutma, herkesin görünmeyen bir mücadelesi vardır.

6. Kendin ol.Başkalarının beklentilerine göre yaşamak seni sahte bir hayata sürükler. Gerçek mutluluk, kendi değerlerinle uyumlu yaşamaktan geçer. Kendi doğrularını belirle ve ona göre hareket et; işte o zaman gerçekten özgürleşirsin.

7. Hedefler koy. Net hedefler yönünü belirler. Hedefsiz bir yaşam pusulasız bir gemiye benzer; rüzgâr seni nereye savurursa oraya gidersin. Küçük hedefler motivasyonunu diri tutar, büyük hedefler ise sana vizyon kazandırır.

8. Gününü planla. Zaman en değerli kaynaktır. Gününü planlamak işleri kontrol altına almanı sağlar. Ajanda ya da dijital uygulamalar kullanarak gününü düzenli hale getirdiğinde hem stresin azalır hem de daha üretken olursun.

9. Pozitif ol.Olumlu düşünmek sorunları görmezden gelmek değildir. Pozitif olmak çözüm odaklı kalmak ve her durumda öğrenilecek bir şey bulmaktır. Zorluklar karşısında olumlu bir bakış açısı seni pes etmekten korur.

10. Amaç edin.Sadece yaşamak seni tatmin etmez. İnsan anlam arayan bir varlıktır. Bir amacın olduğunda sabahları daha hevesle uyanır, engelleri daha kolay aşarsın. Amacın büyük olmak zorunda değil; önemli olan seni motive etmesi.

11. İlham kaynağı bul.İlham seni harekete geçiren kıvılcımdır. Hayatına ilham veren insanları, kitapları, konuşmaları ve fikirleri dahil et. İlham aldığında, kendi potansiyelini de daha net görürsün.

12. Başkalarına yardım et.Gerçek büyüme yalnızca kendin için değil başkaları için de bir şeyler yaptığında gerçekleşir. Yardım etmek sadece karşındakini değil seni de zenginleştirir. Paylaştıkça çoğalır, verdikçe değer kazanırsın.

13. Çevre edin. Yanında kimlerin olduğu gittiğin yolu belirler. Seni destekleyen, motive eden ve ileriye taşıyan insanlarla çevrili olmak büyük bir güçtür. İyi bir çevre hem fırsatların kapısını açar hem de zor zamanlarda yanında olur.

14. Paranı kontrol et. Maddi özgürlük hayatın kalitesini doğrudan etkiler. Paranı bilinçli yönetmek, borçlardan uzak durmak ve geleceğe yatırım yapmak uzun vadede sana özgürlük kazandırır. Finansal disiplin özgürlüğün kapılarını aralar.

15. Marka oluştur. Kendi kişisel markanı oluşturmak seni öne çıkarır. Bu sosyal medyada popüler olmak değil; değerlerini, tarzını ve uzmanlığını yansıtan güçlü bir kimlik yaratmaktır. İmajını sen yönetmezsen, başkaları senin için yönetir.

16. Erkenden başarısız ol. Hatalar öğrenmenin en etkili yoludur. Erken yaşta başarısız olmak daha erken ders almak demektir. Hata yapmaktan korkma; asıl hata denememektir.

17. Yetenek edin. Yeni bir beceri öğrenmek seni hem hayatta hem işte değerli kılar. Teknoloji, dil, iletişim ya da liderlik… Ne olursa olsun, öğrenmeye devam et. Çünkü değişen dünyada yeni yeteneklere sahip olanlar hep bir adım önde olur.

18. Yatırım yap. Zamanını, paranı ve enerjini doğru alanlara yönlendir. Bir kurs, bir kitap, sağlıklı bir yaşam tarzı ya da finansal yatırım… Ne olursa olsun, geleceğini bugünden besle.

19. Günlük tut. Yazmak düşüncelerini düzenlemenin en iyi yollarından biridir. Günlük tutmak hem geçmişini anlamanı sağlar hem de ilerlemeni görmene yardımcı olur. Bu, kendine karşı dürüst kalmanın güçlü bir yoludur.

20. Büyük düşün. Küçük adımlar önemlidir ama ufkunu büyük hedeflerle genişletmek seni ileri taşır. Hayallerin seni korkutuyorsa doğru yoldasın. Çünkü büyük düşünmek sıradanlığın ötesine geçmektir.

Hayatta ilerlemek bir maraton gibidir. 20 adımı hayatına dâhil ettiğinde sadece bugünün değil, yarının da güçlü temelini atarsın. Unutma, her gün küçük bir adım atmak, yıllar içinde dev bir fark yaratır.
14 Eylül 2025 akşamı Türkiye ile Almanya, EuroBasket2025 finalinde karşı karşıya geliyor. Letonya’nın Rigakentinde oynanacak bu dev maç, hem tarihi bir fırsat hem de uzun yıllar sonra gelen büyük bir heyecan anlamına geliyor.

Türkiye yarı finalde Yunanistan’ı 94-68 gibi farklı bir skorla geçerek finale yükseldi. Bu galibiyet, sadece bir zafer değil aynı zamanda takımın sahadaki uyumunun, savunma disiplininin ve hücum çeşitliliğinin bir göstergesiydi. (bkz:Alperen Şengün) ve (bkz:Ercan Osmani) pota altında fark yaratırken, dış şutlarda da isabet yüzdesi yüksek oldu. Taraftarların yıllardır beklediği final atmosferi böylece gerçekleşti.

Rakip (bkz:Almanya) ise turnuvanın favorilerinden biri olarak buraya geldi. Kadrosundaki atletik uzunlar, tempolu oyunu ve tecrübesiyle dikkat çekiyor. Dünya şampiyonu unvanını taşıyan bir takım olarak baskı altında oynamaya alışıklar. Türkiye’nin Almanya karşısında başarılı olabilmesi için özellikle ribaundlarda güçlü kalması, top kayıplarını minimumda tutması ve üçlüklerde yüksek isabet oranı yakalaması gerekiyor.

Bu final sadece bir kupa mücadelesi değil, aynı zamanda Türk basketbolunun yükselişini taçlandırma şansı. Oyuncuların sahaya koyacağı enerji, taraftarların desteği ve doğru oyun planıyla Türkiye’nin tarih yazması mümkün. Alperen Şengün’ün liderliği, guardların tempoyu kontrol etmesi ve takımın birlikte oynamaya devam etmesi halinde sahada her şey mümkün olabilir.

14 eylül 2025 akşamı, gözler Riga’da olacak. Türkiye mi yoksa Almanya mı kupayı kaldıracak, cevabı tüm basketbolseverler nefeslerini tutarak bekliyor. Heyecanlıyız. Kazanacağımıza dair inancımız tam. Kalbimiz Türkiye ile! Haydi çocuklar! Haydi 12 dev adam!
(bkz:Vassilis Spanoulis), Avrupa basketbolunun en büyük efsanelerinden biri olarak tarihe geçti. Yunan guard, sahadaki liderliği, kritik anlarda sorumluluk alabilme yeteneği ve benzersiz oyun zekâsıyla tanındı. Kariyeri boyunca (bkz:Panathinaikos) ve (bkz:Olympiakos) formalarıyla sayısız başarıya imza atan Spanoulis, özellikle (bkz:EuroLeague) sahnesinde adını altın harflerle yazdırdı. Hücumdaki yaratıcılığı, dış atışlardaki soğukkanlılığı ve maçın kaderini değiştiren performansları, onu sadece taraftarlarının değil rakiplerinin de saygı duyduğu bir oyuncu haline getirdi. Bunlar onun hakkında evrensel görüşler. Nesnel bir görüntü. Dışarıdan bakan her göz bunu görüyor. Başarılı bir insan. Özel bir kişilik. Kendisinin oyununu çok beğeniyordum. Ancak koçluğunu pek beğenmiyorum.
Kendisi, Avrupa basketbolunun unutulmaz figürlerinden biri. Buna sonuna kadar katılıyorum ve daima katılacağım. Ancak yönettiği takımlar biraz eksik oynuyor gibi.

Takımınlarını izliyorum. Çünkü, kendisine büyük saygı duyuyorum. Şimdi ise türkiye ile yunanistan basketbol maçını seyrediyorum. farklı yeniyor olmamız çok sevindirici. Özellikle Yunanistan'ı yenmek güzel bir his. Sahada görünce aklıma geldi. Büyük oyuncuydu, ancak iyi bir koç değil gibi.
Yapay zekâ hakkında yazmak aslında geleceği değil, bugünü konuşmak demek. Çünkü artık yapay zekâ hayatımızın her alanına sızmış durumda. Arama yaptığımızda, sosyal medyada gezinirken, bir ürün satın alırken hatta gündelik alışkanlıklarımızda bile görünmez bir rehber gibi bizimle. Fakat işin SEO tarafına bakınca mesele daha da ilginç hale geliyor. Yapay zekâ destekli SEO, içerik üretiminin matematiğini değiştirdi. Eskiden saatlerce süren anahtar kelime analizlerini, kullanıcı davranışlarını anlama süreçlerini artık saniyeler içinde yapabiliyoruz. Yapay zekâ optimizasyonu dediğimiz şey de tam burada devreye giriyor; yalnızca teknik terimlerle değil, okuyucunun ilgisini çeken, duygusuna dokunan, aynı zamanda arama motorlarının anlayacağı bir dille içerik üretmek.

Benim için yapay zekânın cazibesi, yalnızca otomasyonu kolaylaştırmasında değil, aynı zamanda içeriği insan gibi düşünebilen bir seviyeye getirmesinde yatıyor. Çünkü Google artık salt tekrar eden kelimelerden hoşlanmıyor, bağlama bakıyor. Kullanıcı Mudanya’nın balık restoranlarını arıyorsa sadece liste görmek istemiyor, atmosferi, fiyatları, deneyimi bilmek istiyor. İşte yapay zekâ destekli SEO burada tüm resmi görüyor ve içerik üreticisine “şunu daha fazla anlat, bunu daha doğal kullan” diyerek adeta içerik editörlüğü yapıyor.

Yapay zekâ optimizasyonu yalnızca algoritmalara uyum sağlamak anlamına gelmiyor, aynı zamanda içeriğin ruhunu da diri tutuyor. Bir yazıyı okurken samimiyet hissi kaybolursa, kullanıcı iki saniye içinde çıkar gider. Ama yapay zekâ destekli analizler, hangi cümlenin daha çok ilgi çektiğini, hangi paragrafın okuyucuyu tuttuğunu bile gösterebiliyor. Bu, SEO’yu sadece teknik bir uğraş olmaktan çıkarıp, yaşayan bir süreç haline getiriyor.

Kendi gözümde yapay zekâ, içerik üreticisinin rakibi değil, en güçlü yardımcısı. İnsanın sezgisiyle makinenin analitik gücü birleştiğinde ortaya hem okunabilir hem de bulunabilir yazılar çıkıyor. Bir başka deyişle, yapay zekâ destekli SEO sayesinde içerikler yalnızca Google’da sıralama almakla kalmıyor, aynı zamanda insanlarda iz bırakıyor.

Kaynak göstermek gerekirse, Google’ın kendi Search Quality Evaluator Guidelines dokümanında (Google, 2023) yapay zekâ tabanlı içeriklerin E-E-A-T (Experience, Expertise, Authoritativeness, Trustworthiness) kriterlerine uyumlu olması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca Semrush’un 2024 SEO raporuna göre yapay zekâ optimizasyonu kullanan içerikler, organik trafikte ’e varan artış sağlayabiliyor. Bu veriler aslında şunu söylüyor: Yapay zekâ artık SEO’nun geleceği değil, bizzat bugünü.

Ve işin en güzel yanı, doğru kullanıldığında yapay zekâ, sadece algoritmaya değil insana da hizmet ediyor. Çünkü içerik ne kadar teknik olarak güçlü olursa olsun, okuyan insana ulaşmadığı sürece hiçbir anlamı yok.
Bazen geceyi sessiz bırakmak istemiyorum. Kapatıyorum ışıkları, yatağa uzanıyorum ve telefondan bir(bkz:radyo tiyatrosu) açıyorum. (bkz:trt dinle) üzerinde muhteşem radyo tiyatroları var mesela. tavsiye ederim. O eski sesler, o vurgular… Sanki başka bir zamana açılan kapı gibi. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken karakterlerin konuşmaları, fondaki efektler bana eşlik ediyor.

Uyumadan önce kafamın içindeki düşünceler genelde birbirine girer, susmaz. Ama radyo tiyatrosu devreye girince zihnim bir oyunun içine dahil oluyor. Hikâyeyi dinlerken kendi hayal gücümle sahneleri kuruyorum. Oyun bitmeden çoktan uykuya dalmış oluyorum. Bazen rüyama bile karışıyor, karakterler yanı başımda konuşuyormuş gibi geliyor.

Radyo tiyatrosunda hoşuma giden şey şu: Fazla gürültü yok, sadece ses var. Görüntü olmadığı için kafamda koca bir dünya kurabiliyorum. Bu da uykuyu kolaylaştırıyor. Hani bir ninni gibi, ama daha olgun bir versiyonu.

Benim için geceyi huzurlu kılan şeylerden biri bu. Günün yorgunluğunu alıyor, uyumayı bir ritüele dönüştürüyor. Belki de bu yüzden radyo tiyatrosu dinleyerek uyumak bana iyi geliyor. Özellikle son bir haftadır her gün dinliyorum. Çok iyi hissettiriyor. trt dinle üzerinden size uygun radyo tiyatrolarını bulabilirsiniz.
Bir hikâyeyi gözlerimle değil, kulaklarımla izlemeyi seviyorum. Radyo tiyatrosu tam da bunu sunuyor. Görüntü yok, ekran yok, dikkat dağıtan hiçbir şey yok. Sadece sesler, karakterlerin tonları ve aralara serpiştirilen efektler… Geri kalanı hayal gücüme bırakılmış.

Çocukken televizyonda izlediğim dizilerden çok daha fazla etkilemiştir beni radyo tiyatroları. Çünkü orada sahne yoktu; sahneyi ben kuruyordum. Birinin adımlarını duyunca koridoru ben çiziyordum kafamda. Rüzgâr sesi gelince camı ben açıyordum. Oyun, sesin ötesine taşınıp bende tamamlanıyordu.

Gece olunca birçoğumuzun kafası susmaz. Düşünceler birbirine girer, uyumak zorlaşır. İşte o anlarda bir radyo tiyatrosu açmak, zihne yumuşak bir geçiş sağlar. Hikâye akmaya başladıkça kendi iç gürültüm geri çekilir. Karakterler konuşurken ben yavaş yavaş uykuya kayarım. Çoğu zaman oyun bitmeden rüyanın içinde bulurum kendimi.

Özellikle son zamanlarda yeniden dinlemeye başladım. Stresi azalttığını söylemeliyim. Kesinlikle tavsiye ederim.

(bkz:radyo tiyatrosu dinleyerek uykuya dalmak)
(bkz:Mudanya)üzerine (bkz:SEO)çalışması yapmak, klasik yöntemlerin ötesinde artık (bkz:yapay zekâ)destekli bir bakış açısını da zorunlu kılıyor. Çünkü arama motorları eskisi gibi sadece (bkz:anahtar kelime) tekrarlarına bakmıyor, kullanıcı niyetini, içerik kalitesini ve hatta içeriğin bağlamını analiz ediyor.Bu noktada (bkz:yapay zekâ optimizasyonu) devreye giriyor. Mudanya gibi hem turistik hem de yerel ticaretin öne çıktığı bir bölgede SEO yapmak, yalnızca “Mudanya otelleri” ya da “Mudanya balık restoranları” gibi aramalara odaklanmakla sınırlı kalmamalı. Yapay zekâ, kullanıcıların hangi içerikte daha uzun süre kaldığını, hangi başlıklara tıkladığını, hangi yazıların daha çok etkileşim aldığını analiz ederek içerik stratejisini sürekli güncel tutabiliyor.

Benim için asıl mesele, (bkz:Mudanya SEO) çalışmalarını yaparken sadece algoritmaya değil, insana da dokunabilmek. Çünkü (bkz:yapay zekâ destekli SEO), duyguyu öldürmek yerine onu daha görünür hale getirmeli. Mesela Mudanya’nın sahilinde yürürken hissettiğin deniz kokusunu, çınarların gölgesini, sokaklardaki eski taş evleri anlatırken bile algoritmanın dilini arkada çalıştırabilmek mümkün. Böylece hem Google’ın ilgisini hem de okuyucunun kalbini kazanıyorsun.

Yapay zekâ optimizasyonu sayesinde (bkz:içerik) üretiminde hız ve çeşitlilik artıyor. Ancak burada asıl değer, doğru veriyi seçmekte. Mudanya’da hangi semtler daha çok aranıyor, hangi etkinlikler turistik olarak öne çıkıyor, kullanıcılar hangi kelimelerle bilgi arıyor? Bunları anlamadan yapılan SEO çalışması, ne kadar teknik görünürse görünsün yüzeyde kalıyor. Yapay zekâ burada dev bir asistan gibi davranıyor, veri yığınlarını anlamlandırıyor, öngörüler çıkarıyor ve içerik üreticisine yol haritası sunuyor.

Ben bu süreci, sadece bir sıralama yarışı değil, aynı zamanda görünürlük ve güven inşası olarak görüyorum. Çünkü Mudanya SEO çalışmalarıyla hedef, yalnızca arama sonuçlarında birinci sıraya çıkmak değil; aynı zamanda kullanıcıların gözünde güvenilir ve faydalı bir kaynak haline gelmek. Yapay zekâ destekli SEO da işte tam bu noktada fark yaratıyor: kişiselleştirilmiş içerik önerileri, doğal dil işleme sayesinde pürüzsüz yazılar, doğru anahtar kelime yoğunluğu ve kullanıcı deneyimini iyileştiren dinamik stratejiler.

Kısacası, Mudanya SEO artık tek başına bir pazarlama hamlesi değil, yapay zekânın gücüyle birleştiğinde yaşayan bir organizmaya dönüşüyor. Hem arama motorlarını tatmin eden hem de okuyucunun içtenliğe aç beklentisini karşılayan bir yolculuk bu. İyi yazı ile güçlü optimizasyonun birleştiği yerde, Mudanya’nın hikâyesi sadece bulunmuyor, aynı zamanda okunuyor, paylaşılıyor ve hatırlanıyor.
(bkz:TRT Dinle), dijital çağda sesin gücünü yeniden keşfetmek isteyenler için tasarlanmış güçlü bir platformdur. (bkz:Radyo), (bkz:podcast), (bkz:müzik) ve özel ses içeriklerini tek bir yerde buluşturan bu (bkz:uygulama), kullanıcıya sadece dinleme değil aynı zamanda bir deneyim sunar. Geleneksel radyonun sıcaklığı ile modern içerik çeşitliliğini bir araya getirerek her yaştan dinleyiciye hitap etmeyi başarır.

Uygulamanın en dikkat çekici özelliklerinden biri, kişiselleştirilmiş içerik akışı sunmasıdır. Kullanıcı hangi programlara, türlere ya da sanatçılara ilgi duyuyorsa TRT Dinle bu tercihleri algılar ve dinleme deneyimini daha özel kılar. Sabah işe giderken canlı radyo yayını dinleyebilir, gün ortasında ilgi alanına göre seçilmiş bir podcast açabilir, akşam ise en sevdiği sanatçının müzik listesine geçiş yapabilir. Ben özellikle geceleri radyo tiyatrosu dinlemeyi seviyorum.

TRT Dinle’nin bir diğer güçlü yanı ise arşiv derinliğidir. Türkiye’nin kültürel belleğini yansıtan radyo kayıtlarından güncel yayınlara kadar geniş bir ses koleksiyonuna sahiptir. Bu da onu sadece bir eğlence platformu değil, aynı zamanda bir kültürel miras alanı haline getirir.

Kullanıcı dostu arayüz, hızlı erişim, çevrimdışı dinleme seçenekleri ve yüksek ses kalitesi sayesinde TRT Dinle, dijital dinleme alışkanlıklarını dönüştüren bir merkez haline geliyor. İster müzik tutkunu olun, ister gündemi podcast’lerle takip eden biri ya da sadece arka planda radyo dinlemek isteyen biri, TRT Dinle sizi içine çeken, kesintisiz bir ses dünyası sunar.
1. Genel Yaklaşım

Zaman Yönetimi: Her gün için sabit çalışma blokları oluşturmalısın.

Önceliklendirme: KPSS → YDS/ALES → Diğer sınavlar (SPL, DGS, AÖF) → Tez yazımı → Kitap okuma.

Süreklilik: Haftalık planını bozmadan düzenli ilerlemek, motivasyon kaybını önler.

Okuma Hedefi (120 Kitap): Günde ortalama 30-40 sayfa ile bu hedef ulaşılabilir.

2. Günlük Çalışma Planı (Örnek)

Sabah (zihin en açıkken):

2 saat KPSS (Alan Genel Kültür/Genel Yetenek)

1 saat YDS (kelime okuma parçaları)

Öğlen:

2 saat ALES (Matematik / Mantık soruları paragraf denemeleri)

1 saat SPL, DGS veya AÖF’den konu tekrarı (haftalık dönüşümlü olabilir)

Akşam:

1 saat Tez için literatür taraması / not alma

1 saat Kitap okuma (not çıkararak, hızlı okuma teknikleriyle)

Gece (daha hafif çalışma):

Günün tekrarını yap (10-15 dk)

20-30 dk İngilizce podcast / haber / makale dinle (YDS’ye katkı sağlar).

3. Haftalık Düzen

Haftada 1 gün deneme günü (KPSS denemesi ALES denemesi kısa YDS testi).

Haftada 1 gün esnek gün (kitap, araştırma, eksik tamamlama).

Her gün kısa egzersiz / yürüyüş → zihni diri tutar.

4. (bkz:Tez) Çalışmaları

Tez için konunu şimdiden belirle, her hafta en az 1 makale okuma özet çıkarma hedefle.

Zotero / Mendeley gibi kaynak yönetim araçları kullan.

Notlarını düzenli arşivle ki yazım aşamasında zaman kaybetme.

5. Stratejiler

(bkz:KPSS): Konu bitirme bol soru çözümü → denemeleri ciddi analiz et.

(bkz:YDS): Kelime defteri her gün okuma alışkanlığı deneme çözümü.

(bkz:ALES): Matematik hız mantık → düzenli pratik şart.

Kitap Okuma: Hedefin için aylık 10 kitap → bazılarını hızlı (roman, öykü), bazılarını not çıkararak (akademik).

(bkz:SPL), (bkz:DGS), (bkz:AÖF): Daha düşük öncelikli ama haftalık belirli saatler ayırarak ihmal etme.

6. Örnek Aylık Plan

Hafta içi: 6–8 saatlik düzenli çalışma blokları.

Hafta sonu: Yoğun deneme kitap tez araştırması.

Her ay sonunda: Kendine küçük bir değerlendirme (hangi dersten eksik, hangi kitap bitti?).
Teknolojiyle aramızdaki ilişki çoğu zaman karmaşık geliyor. Bir yandan hayatımızı kolaylaştırıyor, bir yandan da yeni sorular, yeni riskler doğuruyor. İşte “Teknolojinin Şapkaları” tam da bu noktada devreye giriyor. Programda teknolojiye dair her şeyi biraz daha anlaşılır, biraz daha gündelik bir dille dinlemek mümkün oluyor. Sorular, günlük hayatta hepimizin aklına takılan cinsten: Şifrelerimizi nasıl güvenli tutarız, yeni çıkan yapay zekâ araçları gerçekten ne kadar faydalı, deepfake dolandırıcılıkları nasıl fark ederiz? Yanıtlar ise karmaşık teknik terimlere boğulmadan, herkesin anlayabileceği açıklıkta geliyor.

İşin en güzel yanı, programın teknolojiyi sadece “teknik” bir mesele olarak değil, aynı zamanda hayatımızın tam ortasında bir konu olarak ele alması. Yani bir butona basmaktan çok daha fazlası. Konuşulan konular arasında yapay zekânın geleceği de var, yeni mesajlaşma uygulamalarının güvenliği de, internetin sunduğu özgürlüklerin hangi noktalarda riskli hale gelebildiği de. Bazen eğlenceli, bazen düşündürücü ama her zaman öğretici bir sohbet havası var.

“Şapka” metaforu aslında çok şey anlatıyor. Doğru şapkayı takmak bizi hem güneşten hem yağmurdan korur; yanlış seçersek başımız ağrıyabilir. Teknoloji de aynı şekilde; nasıl kullanacağımızı bilirsek bizi güçlendiriyor, bilmezsek zararını görebiliyoruz. Programın amacı da tam olarak bu: hayatımıza giren teknolojiyi güvenli ve bilinçli şekilde kullanabilmemiz için bize yol göstermek.

Dinlerken fark ediyorsun ki teknoloji, ekonomiyle de doğrudan bağlantılı. Güvenli alışveriş, dijital mahremiyet, regülasyonlar derken konu ister istemez ekonomik ve toplumsal boyutlara da uzanıyor. Kısacası, sadece teknik detaylardan ibaret değil; gündelik yaşamdan iş dünyasına kadar geniş bir etki alanı var.

Sonuçta “Teknolojinin Şapkaları”, teknolojiye biraz mesafeli duranların bile keyifle dinleyebileceği, hem merak uyandıran hem de güven veren bir sohbet kapısı açıyor. Dinledikçe teknolojiyi daha çok tanıyor, tanıdıkça da korkuların yerini bilinçli bir güven hissi alıyor.

Teknolojinin şapkaları programını, (bkz:apaçık radyo) üzerinden dinleyebilirsiniz.
Gazetecilik, uzun bir evrim sürecinden geçerek bugün bildiğimiz güçlü iletişim aracı haline geldi. Başlangıçta daha sınırlı bir çevreye hitap eden bu meslek, zamanla özgürlük kazanmış, mesleki bir kimlik edinmiş ve en önemlisi okuyucu ile kalıcı bir bağ kurmayı başarmıştır.

19. yüzyıl, gazeteciliğin gerçek anlamda dönüm noktası oldu. İnsanların ilgisini çekme ilkesinin benimsenmesiyle gazeteler sadece haber veren yayın organları olmaktan çıktı, aynı zamanda toplumsal etki yaratan, gündemi şekillendiren kurumlara dönüştü. Bu dönemde gazeteler, yalnızca seçkinlerin takip ettiği yayınlar olmaktan uzaklaşarak, geniş kitlelerin de sesini duyurabileceği mecralar haline geldi.

Seçkinci anlayıştan halk merkezli anlayışa geçiş, beraberinde önemli değişimleri getirdi. Okuyucunun ilgisini çekmek için haberlerde “ilginçlik”, “önemlilik” ve hatta “sansasyon” öne çıkmaya başladı. Bu yaklaşım, bir yandan gazetelerin tirajını artırırken diğer yandan toplumsal etki alanlarını genişletti.

20. yüzyıla gelindiğinde ise bu kavramlar gazeteciliğin adeta vazgeçilmez unsurları haline geldi. Haberlerin yalnızca bilgi vermekle sınırlı kalmadığı; dikkat çekici, düşündürücü ve kimi zaman tartışma yaratan bir hale bürünmesi, modern gazeteciliğin temel taşlarını oluşturdu.

Bugün gazeteciliğin geldiği noktayı anlamak için bu tarihsel dönüşümü görmek oldukça önemli. Çünkü basının halkla kurduğu güçlü bağ, yalnızca haberciliğin değil, demokrasinin de gelişiminde kilit rol oynamıştır.

Özellikle, gazete, günlük olarak basıldığında etki ediyor. rotatif makineleri olmadan ise günlük basılamıyor. dolayısıyla, gazetelerin etkisinin arttığı dönem 20. yy.

gazetecilik toplum içinde etkili olmaya başlıyor. yani esas etki alanı 20. yy oluyor. insanın ilgisini çeken konuların haber biçimine getirilmesi ön plana çıkınca gazeteler seçkinlerin okuduğu yayın organları olmaktan çıkıyor. sansasyonel haber, halkı en çok ilgilendiren konu. sarı habercilik diye bir durum var. joseph pulitzer diye önemli bir gazete var. pulitzer ödülü veriliyor hatta. ancak pulitzer ödülü, amerikan gazetelerinde çalışanlara veriliyor. ödülü kim veriyor? nereden alıyorsunuz? new york'ta bulunan columbia üniversitesi.
(bkz:Mudanya Belediyesi), Girit Mahallesi'nde uzun yıllar kullanılmamış, adeta unutulmuş 150 yıllık tarihi konağı modern bir sanat alanına dönüştürdü. Restore edilen bu konak artık (bkz:Cumhuriyet Galerisi) olarak (*)’nın kültürel hayatına yeni bir soluk getirdi.

5 Eylül 2025 Cuma günü kapılarını açan galerinin ilk etkinliği, EVİN Sanat Galerisi iş birliğiyle gerçekleşen “Su ve Rüzgardılar” sergisi oldu. Kültürel mirasla çağdaş sanatın kesiştiği bu sergi, Osman Nuri İyem’in küratörlüğünde; resim, heykel, fotoğraf ve yerleştirmeleri içeren zengin bir seçkiden oluşuyor.

Mekanı gezme fırsatı buldum. Vakit geçirirken büyük keyif aldım. cumhuriyet galerisi gayet anlamlı bir adım olmuş. Bunu sevdim. cumhuriyet değerlerinin yaşatılmasını sağlayacak olması çok değerli.
Mudanya’nın tam merkezinde, restore edilmiş tarihi bir binada hizmet veren Gençlik Merkezi Kütüphanesi; hem geçmişin izlerini taşıyan mimarisiyle hem de modern kullanım olanaklarıyla dikkat çekiyor. Gençler, gün boyu sessiz ve huzurlu bir ortamda ders çalışabiliyor, kitap okuyabiliyor ve grup çalışmalarına katılabiliyor.

Kütüphane, Mudanya sahiline çok yakın konumuyla deniz manzarası eşliğinde çalışma imkânı sunuyor. Özellikle sınav dönemlerinde öğrenciler için büyük bir motivasyon kaynağı olan bu atmosfer, konsantrasyonu artıran ferah ve aydınlık bir alan sağlıyor.

Merkezde geniş bir kütüphane alanı, bireysel ve grup çalışma masaları, ücretsiz internet, ikram noktaları ve rahat oturma alanları bulunuyor. Aynı anda onlarca öğrenciyi ağırlayabilen yapı, hafta içi ve hafta sonu uzun saatler açık kalarak erişilebilirlik sağlıyor.

Öğrenciler, merkezin sunduğu sessizlik, düzen ve manzaradan oldukça memnun. Şehir merkezine gitmek yerine kendi ilçelerinde böyle bir alana sahip olmak onlar için zaman tasarrufu ve konfor anlamına geliyor. Ayrıca sosyal etkileşim için de güzel bir ortam sunuyor.

Bu tür kamusal kütüphaneler, eğitimde fırsat eşitliği açısından önemli bir rol oynuyor. Ücretsiz internet, ders çalışma alanı ve kitaplara erişim; özellikle özel dershanelere veya kafe tarzı çalışma alanlarına erişemeyen öğrenciler için büyük bir avantaj. Ayrıca tarihi bir yapının restore edilerek ekonomiye ve toplumsal yaşama kazandırılması, kaynakların verimli kullanımı açısından da değerli.
(bkz:Mudanya), tarih ve kültürün harmanlandığı, barış ve kardeşliğin sembolü kent… Bu yıl yedincisi düzenlenen Mudanya Kitap Fuarı da, bu zengin mirasın edebiyatla buluştuğu anlamlı bir platform haline geliyor. 3–7 Eylül 2025 tarihleri arasında, Mütareke Meydanı ve çevresindeki İsmet İnönü Parkı’nda gerçekleşecek fuar, kitapseverleri dopdolu bir programa davet ediyor.

Fuarın bu yılki teması: “Adalet: Hak mı, Hukuk mu?”. Sadece edebiyat dünyasını değil, daha geniş toplumsal kavramları tartışmaya açan bu tema; adaletin gündelik yaşam, siyaset, sanat ve çevre gibi birçok boyutunu ele almayı amaçlıyor.

Sonuç olarak, mudanya 7. kitap fuarı ; tarihle, barışla ve kitapla iç içe, edebiyatın ve kültürün bir şölene dönüştüğü bir etkinlik olarak edebiyatseverlere unutulmaz anlar sunmayı vaat ediyor. Kültürel mirasın ve sanatın buluştuğu bu fuarı kaçırmamak, kitapların dünyasında keyifli bir yolculuğun başlangıcı demek.
“Sıfır TV”, Türkiye Futbol Federasyonu kapsamında düzenlenen TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig maçlarını, televizyon üzerinden yayınlanamayan karşılaşmaları çevrim içi canlı erişime sunan bir yayın platformudur. Bi Kanal TV’nin yayın akışına sığmayan maçları kayıtsız yayınlamasıyla bilinir.

Sıfır TV’nin resmi YouTube kanalı üzerinden maçlar ücretsiz ve canlı olarak izlenebilir.

Aynı maçlar, Bi Kanal TV üzerinden Digiturk (71), D-Smart (100) ve Türksat (54) gibi platformlardan erişime açıktır.

Sezon boyunca TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig maçlarının tamamı, özellikle Bi Kanal TV’nin yayın akışında yer bulamayan maçlar, “Sıfır TV” YouTube kanalında canlı olarak yayınlanıyor.

Güncel Maç Yayınları için lütfen sıfır tv youtube kanalını ziyaret ediniz.
(bkz:Bi Kanal), 2025 yılında yayın hayatına başlayan yeni bir televizyon kanalıdır. Cine 1 TV’nin yerine geçerek televizyon izleyicilerine farklı içerikler sunmayı hedeflemiştir. Kanal, başlangıçta daha çok eski dizi ve filmlerle yayın yaparken, kısa sürede spor yayınlarına yönelmiştir. Özellikle futbolseverler için önemli bir mecra haline gelmiştir. Bi Kanal, TFF 2. Lig ve 3. Lig maçlarının yayın haklarını alarak bu liglerdeki karşılaşmaları izleyicilere ulaştırmaktadır. Bu sayede alt liglerdeki takımların maçları daha geniş kitleler tarafından takip edilebilmektedir. Haftada onlarca maç yayınlayarak spor içeriklerini çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır.

Kanal, farklı platformlar üzerinden izlenebilmektedir. Türksat uydusu üzerinden erişim sağlanabildiği gibi, Digitürk ve D-Smart gibi abonelik gerektiren platformlarda da yer almaktadır. Bu sayede hem uydu üzerinden hem de dijital yayın hizmetleri üzerinden geniş bir izleyici kitlesine ulaşmaktadır.

Bi Kanal, sadece spor değil, eğlence ve kültürel içerikleri de izleyicilerine sunmayı planlamaktadır. Kanalın yayın politikası, izleyicilerin ilgisini çekecek programlar oluşturmak ve özellikle futbol meraklılarını ekran başına çekmek üzerine kuruludur. Bu yönüyle kısa sürede bilinirliği artmış ve alternatif bir yayın seçeneği olarak öne çıkmıştır. İzleyicilere daha fazla erişim sağlamak ve yayın çeşitliliğini artırmak Bi Kanal’ın öncelikli hedeflerindendir.
kitabı okurken Bursa’nın eski sokaklarında geziyormuş gibi hissettim. Özellikle çocukların oynadığı “cilli” oyunu gibi yöresel ve unutulmuş oyunların anlatılması, beni mutlu etti. nostalji yaşadım. kültürel belleğin değerini hatırladım. Kitapta eski Bursa’nın boş arsaları, mahalle dayanışması, sıcak insan ilişkileri ve çocuk gözüyle dünyaya bakış gibi temalar ön planda. bu beni çok mutlu etti. o nedenle, kitabı herkese tavsiye ederim. sarı siyah bursa , çok güzel bir anı kitabı. mükemmel anılar barındırıyor.
Mudanya, denizin mavisiyle zeytin ağaçlarının yeşilini aynı tabloda buluşturan bir sahil kasabasıdır. Burada sabah, martıların sesiyle başlar; deniz, ilk ışıklarla birlikte şehre gümüş bir perde çeker. Balıkçı tekneleri ağır ağır ilerler. sahildeki banklarda oturanlar çaylarının buharında günün ilk sohbetlerini yapar. eğer bir yaz günüyse mudanya büfe üzerinden aldıkları soğuk kahveleri ile günü selamlar.

Burası bir tatil beldesinden çok, huzurun başkenti gibidir. Yaz akşamlarında sahil yolunda yürürken, hafif bir lodos yüzünü okşar. Tirilye’ye doğru uzanan kıyılarda, yüzyıllık zeytin ağaçları denize eğilmiş, sanki dalgalarla fısıldaşır. Kışın bile soğuğu kıran bir sıcaklık vardır burada; denizin mavisi insanın içine işleyen bir soba gibi ısıtır.

Mudanya’da zaman yavaş akar. Karşı kıyıdaki İstanbul’un gürültüsü uzak bir hatıra gibi kalır. Sen ise burada, vapur dumanını izleyerek, kahve kokusu eşliğinde günü karşılarsın. Pazardan aldığın zeytinler bahçeden koparılmış kadar taze, balıklar ise denizden sofrana neredeyse tek nefeste ulaşır.

Mudanya’da yaşamak, her gün kendine küçük bir bayram armağan etmektir. Denizin kıyısında, tarihin sessiz tanıklığıyla, dost sohbetlerinin sıcaklığıyla, taze ekmek kokusuyla… Burada hayat, dalgaların ritmiyle uyum içinde akar. Bu nedenle, Mudanya denilince içimde mutluluk hissi beliriyor. Burayı seviyorum. ilçeme aşığım.
mebi , bireysel öğrenme platformu olarak öğrencilere YKS'ye hazırlık ve okul derslerine yönelik çeşitli kaynaklar sunmaktadır. Uygulamalı alıştırmalar, eğitici videolar ve kişisel çalışma planları ile öğrenmeyi destekler.
Canadiano, Americano’nun aceleciliğine karşı, Kanadalıların kahveye verdiği sakin ve düşünceli bir yanıt. (bkz:Americano), hızlı tüketim ve gösterişin simgesiyse, (bkz:Canadiano)doğanın ve sabrın bir yansıması. Trump’ın gürültülü dünyasına inat, Canadiano sessiz, derin ve zamana saygılı bir kahve kültürünü temsil ediyor. Kanadalılar, Amerikan hızını reddedip, kendi ritüellerini yaratıyorlar. bu yüzden ona Canadiano diyorlar.
icerik.in: İçerik Dünyasının Kapılarını Aralayın

www.icerik.in , dijital içerik üretiminde kalitenin ve güvenin adresi olarak sizlerle! İster blog yazıları, sosyal medya içerikleri, ister web sitesi metinleri veya SEO uyumlu içerikler olsun; uzman ekibimizle ihtiyacınıza yönelik çözümler sunuyoruz.

icerik.in/blog ise içerik dünyasına dair en güncel trendler, ipuçları ve rehberlerle dolu. Blogumuzda, dijital içerik stratejileri, etkili yazım teknikleri ve SEO'nun derinliklerine dair merak ettiğiniz her şeyi bulacaksınız.